Değer Zinciri Nedir?
Harvard Business School profesörü Michael Porter, o yıl en çok satanlar listesinde yer alacak olan Competitive Advantage adlı kitabını 1985’te yayınlar. Porter’ın ismini ilk kez 1980’de Competitive Strategy adlı kitapla duyulmuştur. Porter ikinci kitabında, “değer zinciri” (value chain) kavramına değinir. Porter, şirketlerin tedarikten başlayarak, üretim, pazarlama, dağıtım ve satış sonrası faaliyetlerinin tamamını değer zinciri kavramı içinde ele almaları gereğini savunur. Ancak bu şekilde şirket, bir bütün olarak maliyet avantajı yaratabilir der. Bu avantaj ise, şirketin rekabetçi farkı haline gelir.
Michael Porter daha 1985’te, “Şirketlerin pazarda rekabet gücünü yitirmemesi için, hem birincil hem de ikincil faaliyet alanlarına giren konularda, atılan her adımda, değer yaratmaya özen göstermeleri gereğini vurgular. Üretim yapabilmek için gerekli hammaddelerin, ara mamullerin, girdilerin şirkete ulaştırılmasından başlayarak, üretimde, daha sonra üretilen malın dağıtımında, pazarlamasında ve neticede satış sonrası hizmetlere kadar uzanan zincirin tamamında, şirket kendine hedef olarak değer yaratmayı koymalıdır.” der.
Değer Zinciri Analizi
Wikipedia’da ki tanımına göre: Bir organizasyonun kendi sunduğu servis veya ürünlere, belirli bir sırayla uyguladığı işlemlerin, yani bir değer zincirinin sayesinde anlam kattığını kabul eden işletme felsefesinde, bu zincirdeki güçlü ve zayıf yönleri sistematik olarak ortaya çıkarmak, tanımlamak ve analiz etmek için kullanılan analiz yöntemidir. Değer artışının nasıl sağlanabileceğini, bunun için hangi kritik faaliyetlerin ve faktörlerin göz önüne alınması gerektiği, düşük maliyet ve farklılaşmanın nasıl gerçekleşeceği, rakiplerin yetenek ve faaliyetleri ile karşılaştırarak sistematik bir şekilde bu analizle açıklanır.
Değer yaratabilmek için şirketin sadece temel faaliyetlerinde bu unsuru göz önünde bulundurması yetmez. Aynı şekilde şirket faaliyetlerine dolaylı olarak katkı sağlayan, firmanın altyapısı, insan kaynakları, teknolojik ilerlemeler ve tüm tedarik sürecinde de şirketler rakiplerine göre nasıl daha verimli hareket edebileceklerini sürekli sorgulamalıdırlar. Ancak bu şekilde kâr marjları artabilir. Böylelikle şirket daha iyi altyapı imkanına sahip olur. Daha iyi insan kaynağı ile çalışır. Teknolojik gelişmelerde hep bir adım önde olur. Sonuçta pazarda daha kuvvetli bir konum elde eder. O nedenle değer zinciri kavramı pazarlama kitaplarının ilk bölümlerinde, firma rekabetini arttırıcı bir yöntem olarak ele alınmalı ve her bir şirket için ayrıntılarıyla incelenmelidir.
Değer Zincirin’in Yaygınlaşması
1990’lardan 2000’lere doğru geldiğimizde uluslararasılaşma tüm dünyada daha çok bilinmeye ve şirketler tarafından pratikte daha çok uygulanmaya başlanmıştır. Bununla birlikte, değer zinciri kavramı da, giderek daha fazla yurtiçinden yurtdışına taşınmıştır. Şirketler verimliliklerini artırabilmek ve kârlılıklarını optimize edebilmek için, özellikle teknolojik gelişmelerin ve internetin yaygınlaşmasına paralel olarak, Ar-Ge, tasarım, üretim, hatta pazarlama ve markalaşma faaliyetlerinde dünyanın farklı köşelerindeki uzmanlarla çalışmaya yönelmişlerdir.
Gelişmekte olan ülkelerdeki yetişmiş insan gücü, dünya arenasında kendinden daha çok söz ettirmeye başlamıştır. Böylelikle bir taraftan gelişmekte olan ülkeler uluslararası ticarette daha önemli rollere hazırlanırken, ek gelir sağlayarak, kalkınmalarını hızlandırırken; gelişmiş ülkeler de maliyet avantajı yakalayarak, iç ve dış pazarlarda daha rekabetçi konuma geçebilmişlerdir. Dolayısıyla değer zinciri kavramı ilgili tüm taraflar için kazan-kazan örneği yaratmıştır.
Değer Zincirinin Birincil Faaliyetleri
Kuruluşların çoğu, hammaddelerin bitmiş ürünlere dönüştürülmesi (yüzlerce girdi) için yüzlerce ve belki de binlerce faaliyete katılmaktadır. Bu faaliyetler genel olarak birincil veya destek faaliyetleri olarak sınıflandırılabilir.Değer katma ve rekabet avantajı oluşturma konusunda beş temel faaliyet vardır.
Gelen Lojistik:
Üretim sürecine hazır tüm hammaddelerin alınması, depolanması ve envanter yönetimi.
Operasyonlar:
Hammaddeleri bitmiş bir ürün veya hizmete dönüştürmek için gereken tüm çabalar.
Giden Lojistik:
Tüm işlemler tamamlandıktan ve son ürün tüketiciye hazır olduktan sonra oluşur. Ürün veya hizmeti son kullanıcıya teslim etmek için gerekli olan faaliyetlerdir.
Pazarlama ve Satış:
Potansiyel tüketicileri bir ürün veya hizmeti satın almaya ikna etmek için kullanılan stratejileri içerir.
Hizmetler:
Onarım ve müşteri hizmetleri gibi gelişmiş bir müşteri deneyimi yaratmaya yardımcı olan faaliyetler.
Değer Zinciri İkincil Faaliyetler (Destek)
Bir şirketin rekabet avantajını arttırmaya yardımcı olan destek faaliyetleri şunları içerir:
Altyapı:
Şirketin ihtiyaçlarına hizmet eder ve planlama, halkla ilişkiler, devlet ilişkileri, kalite güvencesi, muhasebe, hukuk, finans ve genel yönetim gibi fonksiyonlar veya bölümler dahil olmak üzere çeşitli bölümlerini birbirine bağlar.
İnsan Kaynakları Yönetimi:
İşçileri işe alma, eğitim, geliştirme, ödeme ve (gerekirse) işten çıkarma ile ilgili her şey.
Teknolojik Gelişme:
Bu, şirketin hammaddeleri bitmiş ürünlere dönüştürmesine yardımcı olmak için kullanılan ekipman, donanım, bilgisayar yazılımı, prosedürler ve teknik bilgilerle ilgilidir.
Tedarik:
Şirket için girdilerin (kaynakların) satın alınması.
En meşhur örnek ile biraz konuyu netleştirelim mi?
Tüm detaylar haldunyildiz.com’da yazı içeriğinde sizlerle…